Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumda görünür kılınması toplumsal huzur, güven ve esenliğin sağlanması için oldukça önemlidir. Toplumsal cinsiyeti açıklamak için öncelikle biyolojik cinsiyet tanımlaması yapılmalıdır. Dünyaya gelen bebeğin sahip olduğu organa göre kız yada erkek olarak ifade edilen cinsiyet tanımlamasına biyolojik cinsiyet denir. Bu tanımlama doğuştan, eşitlikçi ve evrenseldir. Kız ya da erkek olarak dünyaya gelen bireylere yaşanılan coğrafya, kültür kısaca toplum tarafından farklı rol ve sorumluluklar yüklenir. Yüklenen rol ve sorumluluklardan gelen, kadın ve erkek tanımlamasına toplumsal cinsiyet olarak ifade ederiz. Kısaca toplumsal cinsiyet, kadın dediğin böyle olur, erkek dediğin böyle olur, kadının bunu yapması uygundur, kadının bunu yapması uygun değildir gibi toplumdan topluma değişen kadının hayatını zorlaştıran eşitliği ortadan kaldıran bir tanımlamadır.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir konudur. Özellikle çalışma hayatında kadın erkek eşitliğinin sağlanması gereklidir. Buradaki eşitlik ifadesi fırsat eşitliğidir. Elbette kadın ve erkek olarak farklılıklarımız vardır fakat bireyler kamusal imkânlardan eşit ve adil koşullarda yararlanmalıdır. İş hayatında fırsat eşitliği kadın ve erkeğin çalışma koşullarının birbirine yaklaştırılması, yönetimde eşit olarak yer alması ve eşit ücretler alması ile gerçekleşebilir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadının dezavantajlı olmasına, çalışma hayatında yarışmayan eşit şartlarda başlamasına engel olmaktadır. Örneğin toplumumuzda çocuk bakımı ve yaşlı bakımı çoğu zaman kadının sorumluluğundadır. Eğer bakım ihtiyacı varsa ve eşlerden biri bu görevi üstlenecekse genelde kadın üstlenir. Bu durumda kadının çalışma hayatına ara vermesi ya da tümden bırakması istenir. Bu durum kadın istihdamını azaltan eşitlik dışı bir durumdur. İşverenlerin kreş imkanlarını artırması, eşlerin sorumluluğu eşit olarak alması ya da yaşlı bakım evlerinin sayısı ve kalitesinin artırılması kadın istihdamını artırabilir. Bu kadın istihdamını için verilen örneklerden sadece bir tanesidir. Kadınların birçoğu çalışamazken, birçoğu da çalışma hayatında cinsiyet temelli Mobbinge maruz kalmaktadır. Mobbing iş yerinde gerçekleşen kasıtlı sürekli ve sistematik olarak şiddet uygulanmasıdır. Kadının iş yerinde yokmuş gibi davranılması, sözünün kesilmesi, bağırılması sürekli eleştirilmesi, yükselmesinin engellenmesi, cinsiyetçi söylem ve eleştirilere maruz kalması, hak ettiği ücretin verilmemesi, işi dışında ki işleri yapmaya maruz bırakılması, fiziksel ve cinsel gibi birçok mobbing örneğinden bahsedilebilir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini ele alırken eğitim konusundan da bahsetmek gerekir. Kadının eğitimine önem verilmeli, nitelikli ihtiyaç doğrultusunda ve yeterli eğitim alması sağlanmalı bunun için tüm fırsatlar sunulmalıdır. Kız çocukları için okullaşma oranı artırılmalı, seçilen meslekler için sağlanan fırsatlar cinsiyet ayrımcılığından uzak olmalı, yükselmelerinde engeller kaldırılmalıdır. Yönetim kadrosunda daha çok var olması için görülmeyen cinsiyetçi engeller kaldırılmalıdır.
Sağlık politikaları kadının varolan fiziksel özelliklerine göre geliştirilmeli, sağlık güvenceleri sağlanmalı, kadın sağlığı açısından risk oluşturan koşullar belirlenmeli, kadına özgü olan meme, rahim, üreme organlarında varolan kanser türlerinin engellenmesi teşhis edilmesi ve tedavi edilmesine yönelik özellikli desteğin sağlanması gerekir.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin toplumda ki en görünür ve en sıkıntılı kısmı kadına yönelik şiddet olgularındadır. Hatta toplumda var olan “kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, ağustostan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez’’ gibi atasözleri ne yazık ki toplumdaki kadının rolü ve toplumun beklentilerini gösteren kötü bir örnektir. Bu eşitlik dışı yaklaşım aynı zamanda kadının aile içinde şiddete uğramasına da sebep oluyor. Yemek yapmak, çocuk bakmak kadının görevidir, kadın erkeğinde ihtiyaçlarını sağlamalıdır şeklindeki toplumsal inanç, kadının hem hemcinslerinden hem de eşinde fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet görmesine sebep olur.
Kadını bu eşitlik dışı muameleden kurtulması için çok kapsamlı çalışmaya ihtiyaç vardır. Ülkemizin de imzalamış olduğu kadın erkek fırsat eşitliğinin sağlanmasına yönelik yaptırımların varolduğu birçok uluslararası sözleşme vardır. TBMM bu eşitliğin sağlanması ve ülkede yaygınlaştırılması için meclis bünyesinde KEFE (Kadın ve erkek fırsat eşitliği komisyonu) kurulmuştur ve alınan kararlarla ilgili faaliyetleri devam etmektedir.
Uzman Klinik Psikolog Kadriye Doğan
Tüm hakları Dönüşüm Psikolojiye aittir © 2019